25 KASIM KADINA KARŞI ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ AMASYA BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU BASIN AÇIKLAMASI YAPTI.
Tarih: 22.11.2019| Okunma Sayısı: 1551

 

25 KASIM KADINA KARŞI ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ AMASYA BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU BAŞKANI AV. GÖKCEN KANTAR DURAN, BAŞKAN YARDIMCISI AV. NİLÜFER ÇAYLIKOCA UĞUR, ÜYELER AV. AYŞE FULYA ÖZKAN, AV. KÜBRA TAYBOĞA, AV. ELİF ILICAK. STJ.AV. CANAN KOÇ VE KONUŞMACI STJ.AV. HİLAL MERVE GÜL TARAFINDAN,BAŞKAN YARDIMCIMIZ AV. CEM KILIÇ, BAROMUZ AVUKATLARINDAN AV. KADİR AKILLIGİL, AV. NURCAN KUNT, AV. EMİNE UZUN, AV. MERYEM YERDELEN’İN DE KATILIMI İLE  SAAT 11.00’ DE BARO BAŞKANLIĞIMIZDA BİR BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLENDİ.

 

DAHA SONRASINDA ŞEHZADELER GEZİ YOLUNDA; BARO BAŞKANIMIZ AV.A. MELİK DERİNDERE, BAŞKAN YARDIMCIMIZ AV. CEM KILIÇ, GENEL SEKRETERİMİZ AV. BARIŞ KOÇAK, YÖNETİM KURULU ÜYELERİMİZ AV. KEMAL ALPASLAN NALBANTOĞLU, AV. ERDEM CELALETTİN TÜREM, AV. ONUR BOLAT, BAROMUZ AVUKATLARINDAN AV.UMUT YOLCU, AV. TUĞBA UZUN, AV. ÜMİT SERT, AV. MERYEM YERDELEN’İN  KATILIMLARI İLE  AMASYA BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU BAŞKANI AV. GÖKCEN KANTAR DURAN, BAŞKAN YARDIMCISI AV. NİLÜFER ÇAYLIKOCA UĞUR, ÜYELER AV. AYŞE FULYA ÖZKAN, AV. KÜBRA TAYBOĞA, AV. ELİF ILICAK, STJ.AV. CANAN KOÇ,  STJ.AV. HİLAL MERVE GÜL TARAFINDAN OLUŞTURULAN STANDTTA VATANDAŞLARIMIZA 25 KASIM KADINA KARŞI ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELEYİ TEMSİLEN BİRER TURUNCU KORDELA TAKILDI VE FARKINDALIĞA KARŞI DUYARLI OLUNMASI KONUSUNDA AÇIKLAYICI BİLGİLENDİRMELER YAPILDI.

 

 

 

 

  25 Kasım Kadına Karşı Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 

                       Amasya Barosu Kadın Hakları Komisyonu Basın Açıklaması

 

25 Kasım 1960; Dominik Cumhuriyetinde, Trojillo Diktatörlüğüne karşı direnişin sembolü olan Mirabel Kardeşlerin, cezaevinde bulunan eşlerini ziyaret ettikten sonra tecavüz edilerek öldürülmelerinin tarihidir. Bu olay dönüm noktası olmuş ve tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar düzenlenmiştir. Öldürüldükleri gün olan 25 Kasım Birleşmiş Milletlerin 1999 yılında aldığı karar ile ‘Kadına Karşı Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’ olarak anılmaktadır.  Tüm dünya da ve ülkemizde kadına yönelik şiddetin kınandığı ve baskılara yenilmeyen yürekli kadınların mücadelesini onurlandırmak adına ölümsüzleştirilen bir gündür 25 Kasım…

Dünya Sağlık Örgütü Kadına Yönelik Şiddeti; Cinsiyete dayanan, kadını inciten ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal hasarlara sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranış’ şeklinde tanımlamıştır. Bu tanıma daha sonra ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakarak uygulanan ekonomik şiddet de dahil edilmiştir.

Birleşmiş Milletler Kadınlara yönelik şiddetin önlenesi bildirgesinde ve Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesinde kadına yönelik şiddet kamusal veya özel yaşamda, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı, ıstırap veren ya da verebilecek olan, cinsiyete dayanan bir eylem, tehdit, zorlama, keyfi olarak özgürlükten ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakma şeklinde tanımlamıştır.

Kadına yönelik şiddet anayasal bir hakkın yani yaşama hakkının ihlalidir. Anayasanın 10. Maddesinde de belirtildiği üzere ‘Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Bu yönüyle 25 Kasım bir yüzleşme günüdür. 25 Kasım, kadınların yalnızca kadın olmaları nedeniyle en temel insan hakkı olan yaşam haklarının güvence altında olmadığı gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 Kasım, yalnızca kadın olmaları sebebiyle, maruz kaldığı ayrımcılığın ve şiddetin, aile içinde ve kamusal alanda yaygın ve sürekli olduğu gerçeğiyle yüzleşme günüdür.

25 Kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları nedeniyle hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal alanda eşitliğe sahip olmadıkları gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 Kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları nedeniyle, dünya gelirinin ise %10’una sahip oldukları gerçeğiyle yüzleşme günüdür. 25 Kasım, kadınların, yalnızca kadın olmaları nedeniyle açlık sınırı altında yaşayan dünya nüfusunun üçte ikisini oluşturdukları gerçeğiyle yüzleşme günüdür.

Dünya Ekonomik Forumunun 2017 tarihli Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesisi için dünya 300 seneye ihtiyaç duymaktadır. Aynı raporun, cinsiyet eşitliği sıralamasında Türkiye 144 ülkenin bulunduğu listede 130. Sırada yer almıştır.

Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın kadına yönelik şiddet eylemleri neticesinde hayatını kaybetmektedir. 2018 yılı için bu sayı 440, 2019 yılı Temmuz ayına kadar bu sayı ise 221 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. 2019 yılında öldürülen 221 kadının 100’den fazlası aile üyeleri tarafından katledilmiş, ölen kadınların %53’ünün neden öldürüldüğü belirlenemezken, %23’ü kendi hayatına dair karar aldığı için, %5’i ise ekonomik sebeplerden dolayı öldürülmüştür.

Türkiye’de yaşayan (en az) her üç kadından birinin, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kaldığı araştırmalar sonucu sabittir. Ülkemizde kadınların yarısı çalışmamaktadır. Çalışan kadınların yarısı ise hiçbir sosyal güvenceleri olmadan, kayıt dışı istihdam edilmektedir. Kadınlar, daha çok dezavantajlı işlerde çalışma imkanı bulabilmektedir. 2018 yılında Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yalnızca %18’inin kadın olduğu tespit edilmiştir.

Acı bir gerçektir ki kadın cinayetleri ve cinsiyetler arasında ki eşitsizlik hala devam ediyor… Münevver Karabulut, Özgecan Arslan, Ayşe Paşalı, Şule Çet, Leyla Aldemir, Hatice Kavak, çocuğunun gözü önünde öldürülen Emine Bulut, Tuğba Erkol ve niceleri bu çaresiz durumun sesleri duyulmayan çaresiz mağdurları…

Unutmamalıyız ki açıkça yazılmış kanun ve sözleşme hükümlerine rağmen ülkemizde Aile Hukuku ve 6284 sayılı Kanun kapsamında uzlaşma yoluna gidilmesi gene Aile Hukukunda arabuluculuk uygulamasının tartışılması konusunda ki yaklaşımların kabul edilmesi mümkün değildir. Kendisine şiddet uygulayanla mağdur kadının uzlaşma veya anlaşma sağlamasını beklemek kabul edilemez bir durumdur.  Gene tarafı olduğumuz İstanbul Sözleşmesinin kadınlara ayrımcılık olarak nitelendirilmesine karşı çıktığımızı ve bu konuda ki yapılan hukuka aykırı söylem ve ayrımcılıkla sonuna kadar mücadele edeceğimizi belirtmek isteriz.

Bizler Amasya Barosu Kadın Hakları Komisyonuna bağlı gönüllü avukatlar olarak tüm kadınlar adına, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadeleye hukuksal alanda her gün, etkin biçimde var gücümüzle devam edeceğimizi bildiririz. Unutmamalıyız ki;

‘DÜNYANIN YARISINI KADINLAR OLUŞTURUR DİĞER YARISINI İSE KADINLAR YETİŞTİRİR…

                                                                                                           Amasya Barosu Kadın Hakları Komisyonu

26.04.2024
AV. BAHADIR TEKEŞ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.