TÜBAKKOM
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
BASIN AÇIKLAMASI
8 Mart; Dünya Kadınlarının taleplerini birlikte daha
gür haykırdıkları, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok sayan çağdışı
zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve
zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür.
Kadına
yönelik ayrımcılığı, dünyada sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun
artmasına neden olan sistemden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle temel
olarak bu sistemin değişmesi sağlanmadan kadın sorunlarına çözüm bulmak mümkün
olmayacaktır. Cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılmasıyla özgür, eşit bir birey
ve toplum oluşumu sağlanabilir.
Ülkemizde
toplumsal cinsiyet ayrımcılığı; aile içinde başlayarak, toplumun her alanında
var olmaya devam etmektedir. Tarihsel, kültürel ve dinsel bir takım gerekçeler
üretilerek kadınlar eğitimden, iş hayatından ve toplum yaşantısından
uzaklaştırılmaktadır.
Ülkemizde
nüfusumuzun yarısını teşkil eden kadınlarımız; yaşamın her alanında varken;
karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde politikada aynı oranda temsil
edilememektedir. Bunun yanında kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel
istismar sistematik bir şekilde artmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve cinsel
istismarın artmasının, görünürlüğün ve farkındalığın artmasıyla açıklanmasını
kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında kadına yönelik
politikalarda sistemli bir geriye gidişin etkisi büyüktür. Eğitim müfredatı ile
toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlikler pekiştirilmekte, dini referanslar
dikkate alınarak kanuni düzenlemeler yapılmakta, kesintisiz zorunlu eğitim
süresi kısaltılmakta, kadına yönelik şiddet haberlerinde medyada eril dil
kullanılmakta, kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı
yaratılarak kadının sosyal yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır. Kamusal
alanların kadınlar için güvenilir hale getirilmesi sağlanacağı yerde kamu
hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol açacak şekilde verilmekte, failin
fiili tartışılacağı yerde kadının şiddete uğramasına bulunduğu yer, zaman ve
giyiniş biçimleri mazeret olarak kullanılmaktadır.
Kadına
yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği problemi; ekonomik
ve toplumsal hayatın eşitlik ilkesi kapsamında düzenlenmesiyle mümkündür.
Kadınları toplumsal hayat dışına itmeye çalışan, cinsiyetçi ve ayrımcı
politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.
Laik
eğitim sistemi her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğin kaldırılması için bir
zorunluluktur. Yine 12 yıl kesintisiz zorunlu eğitim kız çocuklarının birey
olmasını sağlayacak önemli bir olgudur. Politik dil kullanımının ve özellikle
Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılmakta olan kadına yönelik cinsel
tanımlamaların mevcut yasalarla çelişkili olmaması sağlanmalıdır. Aile kavramı
kullanılarak; kadına yönelik şiddette ve aile mahkemesinin görevli olduğu
alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul
edilmemelidir. Kadını sadece ailenin bir parçası gören politik, kültürel
anlayış değiştirilerek, kadının eşit ve özgür birey olduğu kabul edilmelidir.
Bizler;
Amasya Barosu olarak; Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM)
üyesi olarak; kadınlarımızın cumhuriyet devrimleri kazanımlarından ödün
vermeyeceğimizi; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının
birey olarak var olduğu, özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddettin ve
istismarın önlendiği, barışın sağlandığı bir Türkiye ve dünya istediğimizi bir
kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz. 08.03.2018
TÜBAKKOM
ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
AMASYA BAROSU
KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU