TECAVÜZCÜLERİ DEĞİL ÇOCUKLARIMIZI KORUYALIM TECAVÜZÜ MEŞRULAŞTIRMAYALIM
Tarih: 22.11.2016| Okunma Sayısı: 2275

 

TECAVÜZCÜLERİ DEĞİL ÇOCUKLARIMIZI KORUYALIM

 TECAVÜZÜ MEŞRULAŞTIRMAYALIM

 

              TBMM Genel Kurulu'na, çocuğun cinsel istismarı suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve hüküm verilmiş ise infazın ertelenmesine ilişkin olarak “cebir tehdit hile veya iradeyi sakatlayan başkaca bir neden olmaksızın 16.11.2016 tarihinde kadar işlenen cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda, koşullarına bakılmaksızın Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir” şeklinde önerge verilmiştir.

              

  Çıkarılacak yasa metniyle yaklaşık 4000 hükümlünün serbest kalacağı gerekçe gösterilerek “ çocuklarımız istismarcılarına kurban olarak teslim edilmektedir ” algısı ister istemez akıllarda oluşmaktadır. Kadının tecavüzcü ile evlendirilmesi fikri hem evlilik kurumunun, hem tecavüzün hem de bu eylem sonrası kadının psikolojisinin dikkate alınmaması ve göz ardı edilmesinden başka şey değildir. Bu öneri ancak ve ancak çocuklara yönelik işlenen istismar suçlarını özendirir. Çünkü bu bakış açısı tecavüzü cinsellik olarak görmekte ve tecavüzleri normalleştirmektedir. Oysa ki tecavüz cinsellik demek olmayıp, temel insan haklarına yapılmış bir saldırıdır.

              

 2005 yılına kadar Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bu ilkel madde 2005 yılında yapılan değişiklik ile kaldırılmış idi. Gelinen noktada kadın ve çocuk hakkı ihlalleri için evrensel hukuk normları çerçevesinde mücadele ederken fikir, zihniyet ve uygulamalarda tekrar 10 yıl geriye gidiş kabul etmek mümkün değildir.

            

  Her ne kadar önergede hükmün kapsamı çocukla cinsel birliktelikte çocuğun iradesi (rızası) olması şartı ile sınırlandırılmış olsa da yaşadığımız geleneksel toplum yapısı çocukların hür iradelerini yansıtma imkanı bulmalarına olanak veremeyeceğinden, birçok çocuk iradesi olmasa da istismarcısı ile evlendirilecektir. Aslında bu önerge ile istismara uğrayan çocuk, işlenen fiili kavramış ve bunun idrakinde bir insan gibi gösterilmekte, her ne kadar “ rıza ” sı göz önünde bulundurulacağı  önerge metninde vurgulanmış olsa da velisinin iki dudağının arasında bir tercihe mahkum edilmektedir. İstismar fiilinin faili olan taraf ise yasalaşması muhtemel önerge ile hapis cezasından kurtulmak isteyeceğinden mağdur ve ailesi üzerinde baskı kurmayı amaçlayacak, zaten yaşı itibariyle rızası dahi tartışmaya açık olan mağdur ise gelecek yaşamına ve hayallerine ipotek konulmasına çaresizce boyun eğecektir. Medeni yasa gereği nişanlanmak için dahi çocukların yasal temsilcilerinin iznine muhtaç olmaları şartı aranırken istismara uğramış çocuğun irade açıklamasının ceza verilmemesi için yeterli bulunacak olması hukukun en temel ilkeleri ile çatışmaktadır. İçinde bulunduğumuz toplumun eskiden bu yana süregelen teamüllerini de dikkate aldığımızda çocuk gelin vak’alarının giderek artma ihtimali, biz avukatları endişeye sevk etmektedir.  Tüm bu anlatılanlarla beraber değerlendirildiğinde istismara uğrayan küçük ile fail arasında kurulması muhtemel sözde aile bağları, hakiki manada aile kavramını ne denli içinde barındırabilir sorusunu sormakta fayda görüyoruz.

 

             Devletin, toplumun temel direği olarak görüp koruma altına aldığı aile ne kadar sağlıklı ise ancak o kadar sağlıklı bir toplum oluşturulabilir. İstismarcısı ile evlendirilmiş bir çocukla kurulacak bir aileden oluşacak toplum ne kadar sağlıklı olabilir?  Belki de asıl üzerinde durulması gereken, küçüğün psikolojik ve bedensel gelişimi eş olma ve anne olma mertebesine ulaşmaya imkan vermeden, böylesine bir önergeyle iradesinin fesada uğratılarak sağlıklı nesillerin önüne geçmenin korkutucu gerçeğidir. Bir başka korkutucu olasılık ise, cinsel istismar faili olan kişilerin mezkur yasadan cesaret bularak yeni mağduriyetlere zemin hazırlamalarıdır.

 

            Ayrıca görünen o ki, bu suçun mağduru yalnızca kız çocukları da olmayacaktır. Erkek çocukların da bu suçun mağduru olabileceği düşünüldüğünde acaba bu durumda devlet hükmü nasıl uygulayacaktır?

          

Önerge ile açıkça çocuklara tecavüzcüler ile evlendirme zorunluluğu getirilmektedir. Üstelik çocuk, bu önergenin getirdiği yasal durum nedeniyle bu evliliğe katlanmak zorunda bırakılmaktadır. Bu durum, çocuğun cinsel istismarı suçunun cezasız kalmasına, cezanın caydırıcı etkisinin ortadan kaldırılmasına neden olacak, yargıya olan güveni sarsacak ve toplumsal bir sorun olan erken yaşta evliliklerin önünü açacaktır.

 

Türk hukuk ve toplum kurallarının bireyi korumaya ve onun üzerinde baskı yaratmadan özgürce karar almaya sevk eder bir yapıda olması asıl arzu edilen olmalıdır. Hukukun ve toplumun dejenerasyonunun söz konusu yasa değişikliğiyle hızlanacak Hukuk normlarını mağdur aleyhine yorumlamak ve bu yönde değişikliklere gitmenin faydadan çok zarar getireceği aşikardır.  

      

          Yapılmak istenen başta Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası ve ulusal yasalarla da çelişmektedir. Hepsinden önemlisi vicdanları kanatan bir düzenlemedir. Unutmayalım ki “18 yaşın altında her birey çocuktur.” Çocukları korumak başta DEVLETİN olmak üzere herkesin sorumluluğundadır.

           Amasya Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonları ve Amasya Barosu Genç Avukatlar Meclisi adına Çocuk ve Kadın haklarını yok sayan bu önergeyi verenler ile destekleyenleri kınıyor, bu yanlıştan bir an önce dönülmesini talep ediyoruz. 22/11/2016.

 

              Amasya Barosu                                                         Amasya Barosu

   Genç Avukatlar Meclisi Adına                       Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonları Adına

           Başkan Yardımcısı                                        Koordinatör Yönetim Kurulu Üyesi                                                                                                     

           Av. Alper KESKE                                                     Av. Gönül CEBECİ

 

 

 

          

 

 

  

25.04.2024
AV. BAHADIR TEKEŞ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.