AMASYA
BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU AÇIKLAMASI
Güne
hukuk ve kadın hakları adına kara bir leke ile başladık. Türkiye
Cumhuriyeti adına 11.05.2011 tarihinde imzalanan ve 10.02.2012
tarihli 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan
‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve
Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ –
bilinen adıyla CEDAW- İstanbul Sözleşmesinden Türkiye,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çekilmiştir.
Açıkça
hukuk kurallarını ihlal eden TBMM iradesini yok sayan ve temel hak
ve özgürlüklere müdahale olan bu çekilme kararını
reddediyoruz.
Ülke
tarihinde ilk defa hem de imza törenine ev sahipliği yapmaktan ve
ilk imzacısı olmaktan gurur duyulduğu açıklanan insan hakları
sözleşmesinden çekilmiştir.
Söz
konusu çekilme T.C. Anayasası m.90/5 hükmüne açıkça aykırıdır.
Çünkü ilgili madde ‘usulüne göre yürürlüğe konulmuş
milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında
Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz’
açık hükmü bulunmaktadır.
Ayrıca
İstanbul Sözleşmesinin fesih ile ilgili bölümünü düzenleyen
m.80 hükmünde sözleşmenin feshinin Avrupa Konseyi Genel
Sekreterliğine yapacağı bildirimle yapılacağını ve sözleşmenin
bu fesih bildiriminden itibaren 3 ay daha yürürlükte olacağını
belirtmektedir. Kural olarak bir uluslararası sözleşme nasıl
yürürlüğe girdiyse aynı usulle feshedilir. İstanbul sözleşmesi
TBMM onayı ile yürürlüğe girmiştir dolayısıyla aynı irade
ile TBMM onayı ile sözleşmeden çıkılabilir. Söz konusu T.C.
Anayasası m.87 hükmü burada uygulanmamıştır.
Belirtmek
isteriz ki Anayasamızda m.104 gereği temek hak ve özgürlükler
kişi hakları ve ödevleri Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile
düzenlenemez’ hükmü bulunmaktadır. İstanbul sözleşmesi
doğrudan temel hak ve kişi hakları ile ilgilidir.
Şiddet
mağdurlarının, kırılgan grupların haklarını düzenlediğinden
Anayasa M.15 ve M.17’de düzenlenen kişinin yaşan hakkına maddi
ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz, herkes yaşama,
maddi ve manevi varlığını koruma hakkına sahiptir ve kimseye
işkence ve eziyet yapılamaz hükümlerini içermektedir. Yine
Anayasa m.14 devletin insan hakları ile alakalı yetkisini açıkça
kötüye kullanamayacağı yazmaktadır. Bütün bunlara rağmen
yürütme yetki gaspı yapmış ve TBMM iradesini yanı yasamayı yok
saymıştır. Cumhurbaşkanının meclis yerine geçip yasama işlemi
yapması durumunda açıkça fonksiyon gaspı söz konusudur ve
yapılan işlem hukuken yok hükmündedir.
Ayrıca
belirtmek istiyoruz ki 9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
ile Cumhurbaşkanlığına TBMM tarafından uygun bulunan
uluslararası antlaşmayı fesih yetkisi hiçbir şekilde
verilmemiştir.
Söz
konusu çekilmenin hukuku hiçe saymasının yanında her gün artan
kadın cinayetlerini, kırılgan gruplara yönelik ötekileştirme
çabalarının önünü açacağı açıktır. Siyasal İktidar
sözleşmenin feshiyle kadına ve diğer kırılgan gruplara yönelik
her türlü şiddeti önlemeyeceğine dair iradesini açıkça ortaya
koymuştur. Kadınların adeta yıllarca ilmek ilmek dokuduğu kadın
hakları mücadelesi bizlerin görüşü dahi alınmadan apar topar
ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu husus dahi kadınların
toplumdaki yerini göstermekte ve esasen Kadın Hakları
mücadelesinin ne denli haklı olduğunu ortaya koymaktadır.
Kadınların
bunca yıldır canları ile vermiş oldukları mücadelenin en önemli
hukuki kazanımı olan İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyi kabul
etmediğimizi, çekilmenin fonksiyon gaspı nedeniyle açıkça yok
hükmünde olduğunu ve bu yolda her türlü mücadeleyi
vereceğimizi, bu yanlış karardan dönülerek sözleşmenin katı
ve hassas bir şekilde uygulanması gerektiğini basına ve kamuoyuna
duyuruyoruz.
AMASYA
BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU